Yeni İnsan-Neos Anthropos [Devrimci Marksist Fraksiyon]

Bundan sonra "Yeni İnsan-Neos Anthropos [Devrimci Marksist Fraksiyon]" ismi ile http://uluslararasisinifmucadelesi.blogspot.de/ sayfasındayız.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

KTHY ve bütün mücadeleler: "Saman Alevi"nin Örgütlenmesi Gerek!

KTHY’nin mağdur çalışanları, dün (18 Mayıs) yine bakanlar kurulu toplantısının yapıldığı başbakanlık önünde toplanmışlardı. Herkes artık biraz daha sabırsız ve biraz daha gergindi. Bir yılı aşkındır evine ekmek götüremeyen, çocuğunu okuldan alan ve daha kötüsü yuvası yıkılan insanların kaybedecekleri bir şey yoktu artık. Öncelikle ortamdaki havanın yarattığı gerginlik ile gelen bakanlar pet şişe yağmuru ile karşılandı. Bu pet şişeler, başbakan Küçük’ü çok kızdırdı. Hem de o kadar kızdırdı ki, batan KTHY için mağdurları suçlayıp, onlara terörist demesine yol açtı. Küçük’ün, tıpkı bir kukla gibi alınan kararları uygulaması ve KTHY’yi batırmasının suçunu, dışarıdaki kalabalığa atması, dışarıdaki kitlenin gerginliğini ve asabiyetini epey bir katlamıştı. O sırada, eylemcilerden biri megafonu alarak Küçük’e seslendi; “Ey başbakan buraya 500 polis topladın sana 2 pet şişe atıldı diye! Sen bizim hayatımıza bomba attın! Bugün bizim için burdan iyi bir karar çıkmazsa bil ki 500 polis değil, kolorduyu getirsen, bu kitleyi durduramayacaksın.”

Eylemcilerden birinin bu seslenişi, hiç kuşku yok ki oradaki herkesin hemfikir olduğu bir seslenişti. Oradaki herkesin fikirleri ve duyguları, seslenme yapan eylemcinin tıpa tıp aynısıydı. Gergin bekleyiş sürerken, içerden haber geldi. Habere göre, yumurta ve pet şişe atanlar gözaltına alınacaktı. Bunun ardından KTYH mağdurları kendi aralarında bir toplantı yaptı eylem yerinde. Gergin ve uzun bekleyişin sonunda, kitle başbakanlığın önünden, en işlek cadde olan anayola doğru harekete geçti. Alkışlar ve sloganlar ile başbakanlık binasının sonuna kadar yürüdükten sonra, yaklaşık 100 kişi aynı anda anayola, o işlek caddeye doğru koşmaya başladı. Kırmızı ışığın yandığı sırada hepsi birden yolun ortasına oturmuş ve yolu kapatmışlardı. Daha önce Kuzey Kıbrıs’taki hiçbir eylemde yol kapatılmamıştı ve bunu ilk kez KTHY mağdurları gerçekleştirmişti.

Kitlelerin arkasından olay yerine gelen polisin uyarıları başladı. Ya o insanlar oradan kalkacaktı ya da birer birer pataklanarak gözaltına alınacaklardı. İnsanlar oturmaya devam etti. Tam o sıralarda, biri fenalaştı. Kalbi sıkışmıştı. Kim bilir ne kadar sıkıntı ve stres, bu eylemdeki gerginlikle beraber onu vurmuştu. Fenalaşan adam yerde yatarken, Hava-Sen başkanı Buran Atakan’ın ona söylediği şeyler süreci ve mücadelenin ciddiyetini birkez daha şiddetle ortaya koymuştu. “Öleceksen burada öl, direnişte öl!’’. Sendika başkanının bu sözleri, artık o insanların kaybedecek birşeylerin olmadığını bir kez daha gösterdi.

O dakikadan sonra polis artık daha sert uyarılar başlamıştı ve önce kadınları bir kenara toplamaya başladı. İlk müdahale yerde oturan bir eylemciyeydi. Sürüklenerek kenara çekildi ve ondan sonra polisin şiddetli saldırısı başladı. Yüz kişilik kalabalığın içine dalmışlar, kıstırma stratejisi ile insanları vura vura, kapattıkları yolun dışına itmeye başladılar. İnsanlar her ne kadar dirense de o şiddetin karşısında polisin istediği güzergâhta ilerlemeye başladılar. Bu arada, KTHY mağdurları ve destekçileri yolu kapatmışlardı; ancak acil işi olanlara yol bekletilmeden açılıyordu. Mesela o sırada bir doktorun hastaneye yetişmesi için, kalabalık hemen yoldan çekildi. Hükümet emirli polis saldırısı devam ediyordu. Kadınlar bir kenara alınmıştı; ancak kadınlar da tekmelendi, yerlerde sürüklendi. Hele bir eylemci vardı ki onun gözaltına alınması akıllara durgunluk vermişti. Polisin uyarılarına karşı, hafif yüksek bir ses tonuyla; “orda yürüme burada yürüme! Nerde yürüyeceğiz biz’’ gibi bir çıkışma yapmıştı ki yüksek rütbbeli bir polisin emri ile onlarca polis tarafından tekme ve yumruklanarak götürülmüştü. Daha sonra emri veren polise onu neden aldıkları sorulmuş ve polisin cevabı ise “o çok konuşuyor’’ olmuştu. Artık olaylar sakinlemişti. Dördü KTHY mağduru sekizi ise destekçi olmak üzere 12 kişi gözaltına alınmıştı.

Kitle peşlerinde polis, ana yolun bir şeridini kapatarak direniş çadırlarına kadar yürüdü. Çadırda diğer sendika başkanları, siyasi parti başkanları ve örgüt temsilcileri hazır bulunuyordu. Çadırda, tutuklananların serbest bırakılması için, polis müdürlüğüne gidileceği kararlaştırıldı ve yaklaşık 30 dakika sonra konvoylar halinde oraya gidildi. Ancak gözaltındakiler serbest bırakılmadı ve olaylı günün bir gün sonrası 19 Mayıs sabahı, yine insanların polis müdürlüğü önüne gitmesinden sonra serbest bırakıldı.

KTHY çalışanlarının aylardır süren onurlu direnişleri, artık onları benzeri görülmemiş eylem yöntemleri ile haklarını söke söke alma aşamasına getirmiştir. Tam da bu sırada, toplumun diğer çalışan kesimleri, sendikalar ve siyasi örgütlerin, KTHY mağdurları ile dayanışma içinde olmaları ve onların verdiği mücadeleleri benimsemeleri gerekmektedir. Mevcut sistem içinde, sıra bir gün diğer insanlara da gelecektir. KTHY çalışanlarının dün gerçekleştirdikleri ve ulaşımı kısa süre içinde felç eden eylemleri, bize işçi sınıfının ve işsiz bırakılan insanların gücünü göstermiştir. Bu eylemlerin sıklaşması ve önemi daha fazla olan alanlara yayılması, değişimi getirecektir. KTHY çalışanlarının dün yaktığı ateş, devrim ateşidir, usta ve kuklaları küle çevirmeden de durmayacaktır!


19/05/2011-Lefkoşa

22 Mayıs 2011 Pazar

YAŞASIN DESA İŞÇİLERİNİN ONURLU DİRENİŞİ-MÜCADELEMİZ ENTERNASYONAL

DESA, Türkiye’nin en büyük deri firmasıdır.Ayrıca, DESA,kendi için yaptığı üretimin yanında,dünyaca ünlü bir marka olan PRADA için de üretim yapmaktadır.Dünyanın dört bir yanında satılan,en değerli çanta,kemer ve ceketleri üreten işçiler ise,en doğal ve anaysal hakları olan sendikalaşma haklarından mahrum bırakılmaktadırlar!2008 yılından beridir,DESA’da emekçilerin sendikalaşma mücadeleleri devam etmektedir.Bu gelişmeler karşısında işverenin tutumu ise;işçileri kapı dışına koymaktır.2008 yılında,sendikalaşma ve sendikal ilişkiler yüzünden 42 işçi kapı dışarı edilmiştir.Bunun karşısında emekçiler fabrika önünde direnişe başlamışlardır.Bunun yanında,işçi sınıfının yegane kurtuluş yolu olan enternasyonalizmin de devreye girmesiyle,mahkeme sonucunda DESA haksız ve sendika düşmanı bulunmuştur.Bunun ardına,2009 yılında DESA,sendika ile artık sendikal ilişkilere ve sendikalaşma hakkına düşman olmayacağına dair bir protokol imzalamıştır.Ancak sözlerini tutmuyorlar,imzalanan protokole uymayıp,sendikalı olmak isteyen işçiler ve sendikalı olanların üyelikten istifa etmeleri yönünde, üzerilerindeki baskı ve tehditlerine devam ediyor.Özellikle kadın işçiler üzerinde psikolojik baskı ve mobbing uyguluyor.Son olarak 27 Ocakta,sendikalı olan 2 işçi,bir komplo sonucu kapı önüne koyulmuştur.DESA’nın bu kararı karşısında,2 işçi, işlerine geri dönmek ve işverenin haksız kararını protesto etmek için fabrika önünde direniş başlattılar.Türkiye’de DERİ-İŞ sendikası,işçilerin haklarını korumak için direnişe önderlik etmektedir.

DERİ-İŞ tarafından,uluslararası boyutta DESA işçleri için çeşitli kampanyalar düzenlenmiştir.Bunlardan sonuncusu,26 mart günü yapılan,’’DESA işileri için enternasyonal dayanışma eylemi’’dir.Bugün ise,yine uluslararası boyutta DESA ve PRADA’ya karşı düzenlenen dayanışma konserlerinin Kıbrıs ayağını gerçekleştiriyoruz.DESA işçileri,onurlu direnişleri sırasında,’’Kıbrıs emekçileri yanlız değildir’’ diye pankart açıp,işçi sınıfının yegane kurtuluşu olan enternasyonalizmin pratik bir örneğini göstermişlerdir.Kıbrıs’tada,son zamanlarda genel grevlerin yaşandığı ve süresiz genel grev taleplerinin gündeme geldiği bir süreç yaşanmaktadır.Bu sürecin önünü sendikalar ve emekçiler çekmektedir.Böylesine dönemlerde,farklı ülke emekçileri arasında enternasyonalizm oldukça yüksek bir önem taşımaktadır.Kıbrıslı emekçilerin görevi,kendileri ile dayanışma içinde olan DESA işçileri ile ayni bir enternasyonal dayanışma göstermeleridir.Türkiyede, egemen sınıfların böbürlenerek gündeme getirdikleri küçük büyümeler,DESA örneğinde olduğu gibi en temel haklar gasp edilerek sağlanmıştır.Kıbrıs’ta ise,sömürgeci TC devlerinin dayattığı ekonomik önlem paketleri,Kıbrıslı emekçileri zor durumlara sürüklemektedir.Dünyadaki sömürücüler,gerektiği zaman uluslararası birlik içinde olabilirler;fakat en ufak bir tehlike anında bu birlik bozulabilir;ancak işçilerin mücadelesi hep enternasyonal olmak zorundadır!Egemen sınıfların kar hırsı,her zaman uluslararası örgütlülüklerini göz kırpmadan tasfiye etmelerini sağlarken,dünyanın her yerinde sömürülen işçilerin enternasyonal birliği zaferin yegane yoludur!

Bugün DESA işçileri için yapmış olduğumuz dayanışma eylemleri ve konserleri,yarın Kıbrısta yapılacak olan özelleştirmeler ve emekçi kıyımı politikalarına karşı dünyanın dört bir yanında karşılığını bulacaktır!

SELAM OLSUN DİRENEN DESA-İŞÇİLERİNE!

KAVGA VE KURTULUŞ ENTERNASYONAL!


KTÖS,KTOEÖS,BES,ENTERNASYONALİST DAYANIŞMA,RİO,ATİK.