Eylemcilerden birinin bu seslenişi, hiç kuşku yok ki oradaki herkesin hemfikir olduğu bir seslenişti. Oradaki herkesin fikirleri ve duyguları, seslenme yapan eylemcinin tıpa tıp aynısıydı. Gergin bekleyiş sürerken, içerden haber geldi. Habere göre, yumurta ve pet şişe atanlar gözaltına alınacaktı. Bunun ardından KTYH mağdurları kendi aralarında bir toplantı yaptı eylem yerinde. Gergin ve uzun bekleyişin sonunda, kitle başbakanlığın önünden, en işlek cadde olan anayola doğru harekete geçti. Alkışlar ve sloganlar ile başbakanlık binasının sonuna kadar yürüdükten sonra, yaklaşık 100 kişi aynı anda anayola, o işlek caddeye doğru koşmaya başladı. Kırmızı ışığın yandığı sırada hepsi birden yolun ortasına oturmuş ve yolu kapatmışlardı. Daha önce Kuzey Kıbrıs’taki hiçbir eylemde yol kapatılmamıştı ve bunu ilk kez KTHY mağdurları gerçekleştirmişti.
Kitlelerin arkasından olay yerine gelen polisin uyarıları başladı. Ya o insanlar oradan kalkacaktı ya da birer birer pataklanarak gözaltına alınacaklardı. İnsanlar oturmaya devam etti. Tam o sıralarda, biri fenalaştı. Kalbi sıkışmıştı. Kim bilir ne kadar sıkıntı ve stres, bu eylemdeki gerginlikle beraber onu vurmuştu. Fenalaşan adam yerde yatarken, Hava-Sen başkanı Buran Atakan’ın ona söylediği şeyler süreci ve mücadelenin ciddiyetini birkez daha şiddetle ortaya koymuştu. “Öleceksen burada öl, direnişte öl!’’. Sendika başkanının bu sözleri, artık o insanların kaybedecek birşeylerin olmadığını bir kez daha gösterdi.
O dakikadan sonra polis artık daha sert uyarılar başlamıştı ve önce kadınları bir kenara toplamaya başladı. İlk müdahale yerde oturan bir eylemciyeydi. Sürüklenerek kenara çekildi ve ondan sonra polisin şiddetli saldırısı başladı. Yüz kişilik kalabalığın içine dalmışlar, kıstırma stratejisi ile insanları vura vura, kapattıkları yolun dışına itmeye başladılar. İnsanlar her ne kadar dirense de o şiddetin karşısında polisin istediği güzergâhta ilerlemeye başladılar. Bu arada, KTHY mağdurları ve destekçileri yolu kapatmışlardı; ancak acil işi olanlara yol bekletilmeden açılıyordu. Mesela o sırada bir doktorun hastaneye yetişmesi için, kalabalık hemen yoldan çekildi. Hükümet emirli polis saldırısı devam ediyordu. Kadınlar bir kenara alınmıştı; ancak kadınlar da tekmelendi, yerlerde sürüklendi. Hele bir eylemci vardı ki onun gözaltına alınması akıllara durgunluk vermişti. Polisin uyarılarına karşı, hafif yüksek bir ses tonuyla; “orda yürüme burada yürüme! Nerde yürüyeceğiz biz’’ gibi bir çıkışma yapmıştı ki yüksek rütbbeli bir polisin emri ile onlarca polis tarafından tekme ve yumruklanarak götürülmüştü. Daha sonra emri veren polise onu neden aldıkları sorulmuş ve polisin cevabı ise “o çok konuşuyor’’ olmuştu. Artık olaylar sakinlemişti. Dördü KTHY mağduru sekizi ise destekçi olmak üzere 12 kişi gözaltına alınmıştı.
Kitle peşlerinde polis, ana yolun bir şeridini kapatarak direniş çadırlarına kadar yürüdü. Çadırda diğer sendika başkanları, siyasi parti başkanları ve örgüt temsilcileri hazır bulunuyordu. Çadırda, tutuklananların serbest bırakılması için, polis müdürlüğüne gidileceği kararlaştırıldı ve yaklaşık 30 dakika sonra konvoylar halinde oraya gidildi. Ancak gözaltındakiler serbest bırakılmadı ve olaylı günün bir gün sonrası 19 Mayıs sabahı, yine insanların polis müdürlüğü önüne gitmesinden sonra serbest bırakıldı.
KTHY çalışanlarının aylardır süren onurlu direnişleri, artık onları benzeri görülmemiş eylem yöntemleri ile haklarını söke söke alma aşamasına getirmiştir. Tam da bu sırada, toplumun diğer çalışan kesimleri, sendikalar ve siyasi örgütlerin, KTHY mağdurları ile dayanışma içinde olmaları ve onların verdiği mücadeleleri benimsemeleri gerekmektedir. Mevcut sistem içinde, sıra bir gün diğer insanlara da gelecektir. KTHY çalışanlarının dün gerçekleştirdikleri ve ulaşımı kısa süre içinde felç eden eylemleri, bize işçi sınıfının ve işsiz bırakılan insanların gücünü göstermiştir. Bu eylemlerin sıklaşması ve önemi daha fazla olan alanlara yayılması, değişimi getirecektir. KTHY çalışanlarının dün yaktığı ateş, devrim ateşidir, usta ve kuklaları küle çevirmeden de durmayacaktır!
19/05/2011-Lefkoşa