Ankara Kıbrıs'tan Elini Çek!
Sosyalizm İçin Savaşalım!
Kıbrıs'ın tarihi, emperyalist kapitalist sistem ve onların şovenist temsilcilerinin halkları birbirine nasıl düşürdüğünün acılı örnekleri ile dolu. Diğer taraftan aradan onlarca yıl geçmesine rağmen emperyalist sistemin Kıbrıs'taki çözümsüzlüğü devam ediyor.
Kuzey Kıbrıs işgal edileli beri gün yüzü görmedi. Türkiye'deki hakim sınıflar, kendilerinin de kışkırtıcısı olduğu etnik çatışmayı, yaşanan büyük acıları bir sopa gibi kullanarak, Rumlara karşı düşmanlığı sürekli kışkırtarak Kıbrıs'ın kuzeyini adeta bir sömürgeye dönüştürdü. Yunanistan ve Rum tarafındaki egemenlerin milliyetçi-şoven tutumları da uzun yıllar boyunca Rauf Denktaş ile Türkiye devletinin statükocu pozisyonlarını güçlendirdi.
Kıbrıs emekçileri toplumsal muhalefeti güçlendirip Rauf Denktaş'ı devirdiğinde iktidara gelen Mehmet Ali Talat da Kıbrıslılar'da derin hayal kırıklığı yaratarak Türkiye dış politikasının bir aracına dönüştü. Sözde Kıbrıs'ta statüko karşıtı olan AKP gösterdi ki yeni statüko kendisidir.
Kuzey Kıbrıs'ta şimdilerde yeniden bir canlanış var. Türkiye'nin dayattığı neoliberal yıkım paketlerine karşı Kıbrıs emekçileri grevlerle gösterilerle barikat örmektedir. Başbakan Tayyip Erdoğan'ı çileden çıkaran da emekçilerin bu direnişidir. O yüzden de ağzından köpükler saçarak "beslemeler" türünden kokuşmuş iftiralara girişiyor. Sanki "yardımları" karşılıksızmış gibi. Sonra da kalkıp adanın kaderi birkaç yüz bin kişinin isteklerine bırakılamaz diyor. Biz de diyoruz ki Kıbrıs Kıbrıslılarındır. Kıbrıs'ın kaderini Kıbrıslılar belirlemelidir.
Erdoğan diyor ki "Yunanistan'ın ne işi varsa biz de onun için oradayız." Biz de diyoruz ki Yunanistan da siz de İngiltere de diğer yabancı emperyalistler de Kıbrıs'tan defolun gidin. Faşist çetelerinizi, yıkım paketlerinizi, mafyanızı, işgalci güçlerinizi alın ve gidin.
Kuzey Kıbrıslı emekçilerin 28 Ocak'taki 50 bin kişilik coşkulu mitingde dile getirdikleri kendi kaderini tayin arzusudur: "Ankara ne paranı, ne paketini ne de memurunu istemiyoruz!" Biz Türkiyeli devrimci Marksistler kuzey Kıbrıslı emekçilerle omuz omuza dayanışma içinde olduğumuzu bildiririz.
Diğer taraftan Kıbrıs emekçileri ve gençlerine bildirmeyi görev biliriz ki kapitalist sistem sınırları içerisinde Kıbrıslı emekçiler gerçek bir çözüm elde edemeyecektir. Halklar arasındaki kardeşleşme, sınırların kalkması ve birarada yaşam için en büyük engel kapitalist-emperyalist düzendir. Doğu Akdeniz'de stratejik bir yerde konumlanan Kıbrıs'ın kontrolü için ne Türkiye ve Yunanistan egemenleri ne de ABD-İngiltere yönetimleri mücadele etmeyi bırakacaktır.
Kıbrıs emekçileri bir yandan Türkiye egemenlerine karşı savaşırken diğer yandan da işçi sınıfının bölgesel birliği için çaba harcamalı, kapitalist sömürü düzenini yıkmayı hedeflemelidir. İşçi sınıfının bölgesel birliği ilk önce Kıbrıslı Türk ve Rum işçilerinin daha sonra da Türkiyeli ve Yunan emekçilerin birliği anlamına gelir.
Unutulmamalıdır ki neoliberal saldırılara karşı sadece Ortadoğu emekçileri değil başta Yunanistan olmak üzere Avrupa çapında emekçiler ayaktadır. Dünya kapitalizmi krizdedir, Ortadoğu emekçileri isyanlarla dünyayı sallamaktadır. Kıbrıslı emekçi dostlarımız da yerel bir kurtuluş olmadığını bilmeli ve bu bağlamda birleşik sosyalist bir Kıbrıs mücadelesini verirken bunun da ancak sosyalist bir Avrupa ve Ortadoğu kavgasıyla gerçekleşebileceğini akıldan çıkarmamalıdırlar.
Sürekli Devrim Hareketi (SDH), küresel kapitalizme karşı işçilerin ve gençliğin devrimci birliğini hayata geçirmeye çalışmaktadır. Kıbrıslı emekçi dostlarımızı kalıcı barış, refah ve özgürlük için sosyalist eşitlik kavgasına omuz vermeye çağırıyoruz.
Adadaki Tüm İşgal Güçleri Geri Çekilsin!
Kıbrıs Kıbrıslılarındır!
Yaşasın Birleşik Sosyalist Kıbrıs Cumhuriyeti!
Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi!
(04.03.11)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder